Antalya iline bağlı Alanya ilçesi, şehir merkezine 154 kilometre uzaklıkta yer almaktadır. Adını en az Antalya kadar duyurmayı başarmış ilçe tarihi günümüzden 20 bin yıl öncesine kadar uzanmaktadır. Küçük bir yarımada üstüne kurulan ilçe, zaman zaman Pamfilya ya da Kilikya olarak anılmıştır. 1886 yılında Antalya’ya katılan şehir, 1871 yılında şehrin ilçesi unvanına kavuşmuştur.
Alanya’da Gezilecek Tarihi Yerler
Alanya’daki tarihi mekânlar şu şekildedir:
- Alanya Kalesi: Helenistik döneme kadar uzanan tarihi temelleriyle ilçenin sembolik yapılarından biri haline gelen Kale, 1221 yılında Alaeddin Keykubad döneminde tekrar inşa edilmiştir. Kalenin denizden yüksekliği 250 metreye kadar ulaşmaktadır. sahnesinde en iyi korunan kalelerden biri olan bu kaleye giriş kişi başı 24 TL’dir.
- Kızıl Kule: Alanya Limanı’nda yer alan kule 1126 yılında inşa ettirilen bir Selçuklu eseri olarak karşımıza çıkmaktadır. Eşsiz savunma yapılarından biri olarak karşımıza çıkan kule, sekizgen planlı bir yapıda olup her bir duvarı 12,5 metreye kadar uzanmaktadır. Kulenin üst cephesi pişmiş kırmızı tuğlalarla yapıldığında dolayı Kızıl Kule ismini alan kulenin 1979 yılında ziyarete açılan ilk katı Alanya Etnografya Müzesi’ne dönüştürülmüştür. Total yüksekliği 29 metreye kadar ulaşan kuleye giriş 30 TL’dir.
- Süleymaniye Camii: 13. yüzyılın ilk yarısında I. Alaattin Keykubat tarafından inşa edilen yapı tek minareli olup moloz taştan inşa edilmiştir. Cami, geçmiş zamanda meydana gelen yıldırım düşmesi ve yangından dolayı Kanuni döneminde tekrar inşa edilmiştir. Osmanlı döneminin ahşap oyma işçiliğinin en güzel örneklerinden biri olan caminin sekizgen kasnak üzerine kiremitli bir kubbeye sahiptir.
Alanya’daki Gezilecek Doğal Güzellikler
Alanya’daki doğa harikaları şu şekildedir:
- Kleopatra Plajı: Alanya İlçesindeki Damlataş plajının bitiminden başlayan ve 2 kilometreye kadar uzanan plaj, ülkemizdeki mavi bayrağa sahip plajlardan biridir. Her yıl binlerce turiste ev sahipliği yapan plaj, Alanya Kalesi’nin batı cephesinde konumlanmıştır. Oldukça berrak ve temiz suyuyla tabiatın en güzel renklerini yansıtan plaja giriş için herhangi bir ücret ödenmemektedir; ancak şezlong ve şemsiye ücrete tabidir.
- Dim Çayı: Toros kaynaklarından yeşeren, Dim barajının hemen altından başlayan ve Akdeniz’e dökülen yaklaşık 60 kilometre uzunluğundaki bu çay, Alanya ilçe merkezine 15 kilometrelik bir mesafede yer almaktadır. Buz gibi ferah suyu ve tertemiz doğasıyla gezginlerin bölge genelinde başlıca tercihi olan çayın çevresi çay bahçesi ve restoran tarzı tesislerle çevrilmiştir. Dim çayının içerisinde aynı ada sahip 410 metre uzunluğunda bir de mağara yer almaktadır. Mağara giriş ücretli olsa da çaya giriş için herhangi bir ücret talep edilmemektedir.
- Damlataş Mağarası: 1948 yılında mayın patlamasıyla keşfedilen mağara, Alanya Kalesi’nin batı kıyısında yer almaktadır. 200 metrekarelik alanı çevreleyen sarkıtlardan oluşan milyonlarca yıllık bu oluşumun, deniz dalgalarının aşındırmasıyla şekillendiği düşünülmektedir. Başta astım ve alerjik hastalıklar olmak üzere birçok solunum yolu hastalığına iyi geldiği söylenen mağara, ülkemizde turizme açılan ilk mağara olma özelliğine sahiptir. Mağaraya giriş ücreti yetişkinler için 6,5 TL olup öğrenciler için ise 3 TL’dir.
Alanya’nın Meşhur Yemekleri
Alanya’nın yöresel yemekleri nelerdir? Sizler için sıraladık:
- Kabak Çiçeği Dolması: Ege ve Akdeniz yörelerinde oldukça fazla tercih edilen ve sevilen bir dolma çeşidi olan Kabak Çiçeği Dolması, Akdeniz bölgesinin hafif tatlarından biridir.
- Çiğirdik: Belli ölçeklerdeki susam ve balın kavrulmasıyla yapılan bu eşsiz tatlı, bölge genelinde daha çok kış günlerinde tercih edilmektedir.
- Alanya Bohçası: Krepten yapılan ve yöre halkının genellikle kahvaltı sofralarını şenlendiren bu pratik lezzetin sırrı, lor peyniri ve maydanoz harcında yatmaktadır. Bir bohça görünümüne sahip olan bu lezzeti mutlaka denemenizi tavsiye ederiz.
Alanya’ya Gidince Mutlaka Yapılacaklar
Alanya’dan yapmadan dönmemeniz gerekenler şu şekildedir:
- Alanya Kalesi ve Kızıl Kule’yi ziyaret etmeden, Dim Çayı’nda serinlemeden, Damlataş Mağarası’nın güzelliklerine şahit olmadan, Kleopatra Plajı’da güneşlenmeden dönmeyin!
