TÜRKİYEYİ KEŞFET
Çankaya Gezi Rehberi

İlk kuruluş tarihi kesin olarak bilinmeyen ilçede, yapılan incelemeler ışığında Hititler, Frigler, Lidyalılar gibi faklı uygarlıklara ev sahipliği yaptığını söyleyebiliriz. Elimizde net veriler bulunmadığından dolayı şehrin ilk yerleşimi Hititler uygarlığıyla başlar. İç Anadolu Bölgesinde yer alan ve Ankara iline bağlı ilçenin ivme kazanması, Cumhuriyet Dönemi’nden sonra gerçekleşmiştir. 13 Ekim 1923 Ankara’nın başkent olmasıyla ülke genelinde önem kazanan Çankaya, 1936 tarihinde ilçe statüsüne kavuşmuştur.

Çankaya’da Gezilecek Tarihi Yerler
Çankaya’daki tarihi mekânlar şu şekildedir:
- Anıtkabir: Türk inkılaplarının önderi, ülkemizin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’ün naaşının yattığı Anıtkabir 9 yıllık bir süreçte 4 aşamalı olarak tamamlanmıştır. İlk aşama 1945 yılında tamamlanmış, 2. ve 3. kısım 1950 yılında dördüncü kısım ise 1953 yılında tamamlanmıştır. 150 bin tonluk heykelleri, 24 Oğuz boyunu temsil eden 24 aslan heykeli, 26 basamaklı merdivenleri ile muhteşem bir mimari detaya sahip olan Anıtkabir, gerek tarihsel geçmişimiz gerekse minnet borcumuz için mutlaka ziyaret etmemiz gereken bir yapıdır. Girişler ücretsizdir.
- Şehit Cuma Dağ MTA Tabiat Tarihi Müzesi: 1968 yılında kurulan 2003 yılında bugünkü binasına taşınan Şehit Cuma Dağ MTA Tabiat Tarihi Müzesi ülkemizin ilk ve en tek tabiat müzesidir. Müze içerisinde 5.000’i aşkın fosil sergilenmektedir. Üç katlı müzede hem uzay yolculuğunun detaylarını gözler önüne seren görüntüleme merkezi hem de Paleontolojik döneme ait detaylar ver almaktadır. Müzeye giriş için herhangi bir ücret talep edilmemektedir.
- Kocatepe Camii: Çankaya’nın Kocatepe semtinde yer alan bu caminin inşası 1987 yılında Türkiye Diyanet Vakfı tarafından tamamlanmıştır. Merkezi ve yarım kubbeleriyle Sultan Ahmet Camisini andıran bir yapıda tasarlanan caminin minarelerine ulaşım hem asansör hem de merdivenle sağlanmaktadır. Ankara’nın en büyü camisi olan bu yapının esin kaynağı, Eski Türk İslam mimarisidir.
Çankaya’da Gezilecek Doğal Güzellikler
Çankaya’daki doğa harikaları şu şekildedir:
- Eymir Gölü: Çankaya’ya bağlı Oran mahallesinde yer alan gölün bulunduğu arazi ODTÜ’ye aittir. Eymür adlı bir Türkmen kabilesinin ismini alan gölün görünümü s harfini andırmaktadır. Yaklaşık 4.2 kilometre uzunluğa sahip göl genellikle gezginler tarafından balıkçılık, piknik ve yürüyüş için tercih edilmektedir. Göle giriş için herhangi bir ücret talep edilmemektedir.
- Dikmen Vadisi: Çankaya’nın en gözde vadilerinden biri olan Dikmen Vadisi, yükselen bina cephelerinin arasından adeta doğayı kucaklamaktadır. 3 etaptan oluşan vadinin çevresinde toplam 2.264 konut, 2 yüzme havuzu, 2 güzellik salonu ve 3kilometrelik bir yürüyüş alanı yer almaktadır. Vadiye giriş ücretsizdir.
- Kuğulu Park: Çankaya’nın Kavaklıdere mahallesinde yer alan park, 1 hektarlık bir alanda yer almaktadır. Kuğuların, kazların ve ördeklerin yer aldığı parkta 24 faklı kuş türü bulunmaktadır. Tunalı Hilmi Caddesi, Atatürk Bulvarı ve Polonya Caddesi arasında yer alan gölette bir yandan kuğuların zarif süzülüşlerine şahit olurken bir yandan da tertemiz doğa havasını akciğerlerinizde hissedebilirsiniz. Parka giriş ise ücretsizdir.
Çankaya’nın Meşhur Yemekleri
Çankaya’nın yöresel yemekleri nelerdir? Sizler için sıraladık:
- Ankara Yaprak Döneri: etlerin tepsiye birbiri ardına dizilmesiyle hazırlanan Ankara Yaprak Döneri, bir gün bekletildikten sonra şişe geçirilerek kömürde yavaş yavaş pişirilir.
- Beypazarı Güveci: Osmanlı saray mutfağından günümüz mutfağına ulaşan bu eşsiz lezzet, tam 500 yıllık bir geçmişe sahiptir. Ortalama 5 saat civarında pişen güveç kuzu etiyle yapılmaktadır.
- İnceğiz Çorbası: Haşlanmış nohut, kuzu eti ve buğday karışımıyla harmanlanan çorba şehirle ve yöreyle adeta özdeşleşmiştir. Ana yemekten önce başlangıç olarak tüketilen çorbanın lezzeti kolay kolay aklınızdan çıkmayacak.
Çankaya’ya Gidince Mutlaka Yapılacaklar
Çankaya’dan yapmadan dönmemeniz gerekenler şu şekildedir:
- Şehit Cuma Dağ MTA Tabiat Tarihi Müzesi’ni gezmeden, Anıtkabir’e gidip minnet borcumuzu yerine getirmeden, yöresel lezzetlerinden tatmadan, Kuğu Gölü ve Eymir Gölü’ne uğramadan dönmeyin!